Ana Sayfa Avrupa CRUISE ile YUNAN ADALARI

CRUISE ile YUNAN ADALARI

356
2
Paylaş

CRUISE

ile

YUNAN ADALARI

Tüm arkadaşlarım yaz tatillerini Yunan adalarında geçirmeyi sevdiğimi bilirler. Cruise a ise farklı bir sempatim ve ilgim olduğunu beni tanıyanlar bilir. İstanbul Galata Port tan Cruise ile Yunan adaları turu başladığını öğrenince, hemen çalışmalara ve araştırmalara koyuldum. Kasım ayında erken rezervasyon ve satışlar başlayınca, hemen Haziran ayı için yerimi ayırttım. Bu Destinasyonu isteyen birkaç arkadaşıma da haber verdim. Bir anda 12 kişiden oluşan ufak bir gezi grubu oluşturduk. Rotamız, İstanbul hareketli, Mykonos, Girit, Bodrum, Santorini ve Atina’dan oluşan 1 haftalık bir gezi idi. Kışın soğuk aylarını, içimi ısıtan YouTube da ki Yunan adaları Vlog larını izleyerek geçirdim tüm boş zamanlarımı. Arada notlar alıyor kafamda gezi programını oluşturmaya çalışıyordum. Girit ve Atina büyük şehirler olduğundan rehberli turlar ayarlamaya çalışıyordum. Mykonos ve Santorin yi ise kendi başımıza gezebileceğimi düşündüm. Grubumuzda bizimle gelen bir arkadaş Girit te bir Türk rehber in bizlere yardımcı olabileceğini söyleyince hemen kendisi ile irtibata geçtim. İsteklerimi ilettim bize yardımcı olabileceğini söyleyince çok sevindim. Bu sefer Atina da bir tanıdığı olup olmadığını burada da yardımcı olabilir mi diye sorduğumda Atina turu için de Türk rehberli bir program oluşturduk. Günler haftaları ve ayları sürüklerken hareket zamanı gelmeden aramızda bir Cafe de buluşarak gezinin programını ve akışını birlikte şekillendirdik. Nihayet heyecan dolu günlerin sonuna, hareket günü ne gelmiştik. Galata Port’a sabah saat 10 sularında hep birlikte kiraladığımız bir Van ile yol aldık. Chec Inn, Pasaport, gümrük işlemleri çabuk bitti. Saat 12 gibi gemiye bindik. O andan itibaren gezimiz başlamış oldu. Hepimizin içinde kelebekler uçuşuyor, keyfimize diyecek yoktu. Güverteye çıkıp Galata Port’u ve İstanbul’u izlemeye koyulduk. Buraya gemiler yanaştığında İnşallah bir gün biz de binip seyahate çıkarız diye düşünen bizler şu anda işte bu gemilerin birinde İstanbul’u bu kez gözlerimiz açık dinliyorduk. Öğlen saatleri olduğundan geminin 9. Katındaki açık büfe Restaurant ın dan yiyecek bir şeyler alıp karnımızı doyurduk. Yemek sonrası gemiyi keşfe çıktık. Akşam Alacart yemek 2 oturum halinde yapılıyordu. İlki 19.00 da 2. si 21.30 da idi. Daha önceki Cruise deneyimlerimizden 2. Oturumun bizler için daha uygun olduğunu bildiğimizden rezervasyonumuzu teyit için lokanta şefine gidip masalarımızı ayarladım. Receptiondan turlar hakkında bilgiler aldık. Daha sonra yapılan Anons üzerine acil toplanma yerinde bilgilendirildik. Saat 4 de doğru valizlerimiz kamaralarımıza bırakılmıştı. Odaya yerleşip tekrar hareket saati güverteye çıkıp İstanbul’dan ayrılışımızı izledik.

Saat 7 gibi odalarımıza dağılıp biraz dinlenip duş sonrası her akşam farklı bir gösteri yapılan adeta Brodway tadındaki Show u izlemek için Tiyatro salonuna geldik. Gösteri sonrası Alacart yemek salonuna geldik. Adeta bir düğün yemeği tarzı sunum yapılan salonda keyifli bir yemek yedik. Menu çok zengin ve çeşitli idi. 3-4 çeşit Giriş, bir kaç çeşit ara yemek, Et, Balık, Tavuk vs den hazırlanan gibi yemekler ve 3 farklı tatlıdan oluşan final. Yemek sonrası güverteye çıkıp biraz sohbet sonrası kamaralarımıza istirahate çekildik.

Turumuzun ilk durağı Mykonos tu. Sabah yaptığımız zengin açık büfe kahvaltı sonrası, havuz başında vakit geçirip güneşlendik. Saat 15.00 gibi Gemi limana yanaşmayıp motorlarla sahile getirdiler bizleri. Adanın merkezi Hora dan başlayarak ilk önce Labirent gibi daracık sokaklardan geçerek Little Venice ve oradan Yel değirmenleri nin bulunduğu meydana geldik. Fotoğraf molasından sonra ara sokaklara attık kendimizi. Yorulunca sokaklardaki kafelerin birinde oturup Frape, Fredo, Bagel, Dondurma gibi atıştırmalıklarla açlığımızı bastırıp damaklarımızı şenlendirdik. Gezine gezine dönüş yoluna geçtik. Mykonos, Mağazaları, kafeleri, evleri, sokakları ile bildiğimiz Yunan adalarından farklı şık ve zengin bir ada olduğunu her hali ile bizlere hatırlattı.

Ada dönüşü klasik gemi içi faaliyetleri olan önce bar da bir içki ile Tiyatro salonundaki show vaktini bekleyip gösteri sonrası yemek salonunda akşam yemeğimizi birlikte yedikten sonra farklı salonlardaki eğlencelere katılıp geceyi sonlandırdık.

 

Bir sonraki gün kahvaltı sonrası Girit e yanaştık. Şehrin merkezi Kandiye de İstanbuldan ayarladığımız rehberimiz, aracımız ile bizleri bekliyordu. İlk durağımız 2 saatten fazla mesafedeki Hanya şehri idi. Girit tarih te Venedik krallığının etkisinde kaldığından bura da da Venedik meydanı vardı. Bu meydanı gezip fotoğrafladıktan sonra çarşının içinden geçip Hanyadaki antik Etz Hayyim Sinagoguna yöneldik. 1904 yılında Yanya dan gelen Romaniyot Yahudilerinin kurduğu Sinagogun tarihçesini bizleri bekleyen Sinagog görevlisinin güzel ve akıcı anlatımı ile dinledik. Tevrat rulolarının konduğu dolap (Ehal) duaların okunduğu kürsü (Teva) ve arınma havuzu (Mikve) si ile küçük ancak çok etkileyici bir Sinagog du. Sinagog ziyareti sonrası Hanya sokaklarını, önemli kilise ve camilerini dışarıdan görüp fotoğrafladık. Ermeni mimar tarafından yapılan cami günümüzde hala ayakta ve görüntüsü çok etkileyiciydi. Eski kapalı çarşısı ise şu an üstü açık ve restore edilmeyi bekliyor. Öğlen yemeğimizi fazla vakit kaybetmemek için ayak üstü trafiğe kapalı olan cadde üzerindeki bir Falafel ci de yedik. Bazılarımız mesela ben ve birkaç arkadaş cadde sonunda ki bir fırından çıkan sıcacık envaiçeşit böreklerinden alarak yaptık. Ayak üstü yediğimiz bu yiyecekleri çok beğenmiştik. Yemek sonrası Kandiye ye dönüşe geçtik. Zamanlamayı güzel ayarlıyorduk. Direk gemiye gideceğimize Kandiye şehir merkezinde gezinip bir kahve molası verme şansınıda yarattık. Kandiye ye varır varmaz rehberimizin tavsiyesi üzerine özellikle  kremalı börek Bougatsa Cream yiyip ve bir şeyler içmek için sahili kesen trafiğe kapalı alandaki bir kafe de oturduk. Börek gerçekten damak çatlatan lezzetindeydi. Rehberimizden öğrendiğimiz Yunanlılara özgü Frape yerine Espresso dan yapılan ve soğuk içilen Fredo sipariş verdik. Girit te tanıştığımız ve kendisi ile gezmekten memnun kaldığımız rehberimiz Papatya hanım bizlere limana kadar refakat etti. Yunanistan ın en büyük Avrupa nın ise beşinci büyük adası Giriti gezip görmekten mutlu olmuştuk.

 

Çarşamba günü Bodruma yanaştık. 3 çift Bodruma inmeye karar verdiler. Biz dahil diğer 3 çift gemide kalıp Geminin tadını çıkarmak istedik. Öğlene kadar biraz havuz başı eğlenceleri oyun ve danslarla eğlenip vakit geçirdik. Öğlen yemek sonrası gemideki Türk rehber geminin yanaştığı limanın hemen yanı başındaki plajın çok güzel olduğunu söyleyince gemide kalan diger arkadaşlar yeri keşfe çıktılar. Denizi ve plajı çok beğenince telefon ile bizleri arayıp mutlaka inmemizi tavsiye ettiller. Ücretsiz şejlong ve şemsiyesi olan bu Belediye plajı harikaydı. 2 saatten fazla denizin içinde kalıp klasik cam gibi suyu olan Bodrum denizinin tadını çıkardık. Tüm ekip adeta sözleşmişcesine akşam üstü saatlerinde geminin açık güvertesinde buluştuk. Her akşam olduğu gibi önce canlı DJ performansının bulunduğu barda Happy Hour yapıp saat 8 de tiyatro salonunda show izleyip akşam yemeğine geçtik.

Ertesi sabah Yunan adalarının diğer bir fantastik adası Santoriniye yanaşmıştık. Yine botlarla sahile geldik. Önce teleferikle Fira köyüne ulaştık. İlk olarak Oia köyüne gitmeye karar verdik daha sonra dönüşe geçmeden Fira yı gezeriz dedik. Fira nın merkezinde Oia köyü ne gidecek özel tur araçları çığırtkanlar tarafından size pazarlanıyor. Bir tanesi ile anlaşıp araca yerleştik. Yol ortasında harika manzara görüntüsü veren bir noktada durup fotoğraflar çektik. Yaklaşık yarım saat sonra Oia köyüne vardık. Yıllarca Yunan adalarının tanıtıldığı o mavi kubbeli bembeyaz gelin gibi evleri ile Santorini bize hoşgeldiniz der gibi karşımıza çıktı. Köyün daracık sokaklarında kalabalıktan adeta adım adım yürüyebiliyorduk. Kah fotoğraflar çekerek kah şık mağazaları gezerek yolumuza devam ettik. Mykonos tan sonra burası da çok şık ve güzel görünüyordu. Evlilik yıldönümü gibi özel günleri kutlamak için ideal bir ada. Belirtilen saatte tekrar aracın park yerinde buluşup Fira ya geri döndük. Karnımız acıkmış birazda yorulmuştuk. Öğlen saatlerinde birkaç meze ile Uzo içmek hem keyfimizi taçlandırdı hem de yorgunluğumuzu aldı. Veranda adlı Restaurantın balkonunda çok keyifli bir yemek yedikten sonra Firanın daracık sokaklarındaki hediyelik eşya satan dükkanları gezip teleferik hareket noktasına geldik buradan aşağı indikten sonra tekrar bizleri bekleyen botlarla Gemiye dönük.

Cuma günü sabahtan Pire limanına yanaştık. 12+1 kişilik Mercedes Van adımızın camda pankarta yazılmış şekli ile bizleri bekliyordu. Program düşündüğümüz gibi tıkır tıkır işliyordu. İlk olarah sabah saatleri Atina nın Sinagoguna ziyaretle başladı gezimiz. Karşılıklı 2 farklı Sinagogu ve cemaat yönetim binasının olduğu sokak, burada ve tüm dünyada olduğu gibi güvenlik kontrolündeydi. Genç bir yetkili bizleri önce Sinagogları gezdirip bilgiler verdi. Daha sonra Sinagogun arka bahçesinde yapılan Holocost u anma köşesindeki anlamlı yapıtlar önünde tarihi ve 2. Dünya savaşı sırasında Yunanistanda yaşananlar hakkında bilgiler aktardı.Bir taraftan duygu dolu anlar yaşarken diğer taraftan bu yeri, gezimiz sırasında randevu yazdırıp ziyaret edebilmenin gururunu yaşıyıordum.

Buradan ayrılıp yol üstünde Kristoforo Kolombo anıtı önünde bizleri bekleyen rehberimizi aldık. İstanbuldan biletlerimizi ayırttığımız ve saatli randevumuzu yaptığımız Acropolis e yöneldik. Hava aşırı sıcak ve nemli idi. Atinanın en yüksek noktasına kurulan Antik Yunan ın tapınağı Acropolis e tırmanmak bir hayli terletti bizleri. Hatta bir an sıcaktan fenalık geçiren sevgili refikam tüm grup arkadaşlarımızı bir an için korkuttu. Kısa bir zaman içinde toparlayıp gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Acropol dönüşü yürüyerek Plaka bölgesine geldik. Plaka çok turistik, dükkanların, kafelerin, lokantaların çokça bulunduğu bir bölge. Rehberimizin tavsiyesi üzerine bu cadde üstündeki bir restaurant a girdik. Harika bir çilingir sofrası kurduk. Neler sipariş verdiniz derseniz, Yunan mezelerinin spesyaliteleri söyledik. Grek Salat, Tzaziki, Karamelize soğan eşliğinde Fava, Yaprak dolma, içi peynirle doldurulmuş kabak mücver topları, Sağanaki, Kapnisto isli uskumru ve tabiki bu mezeler eşlik etmesi için Yunan rakısı Uzo.

Harika bir keyifle yediğimiz bu yemek sonrası önce Plaka sokaklarında gezindik daha sonra Syntagma meydanında bulunan Parlamento binasına yöneldik. Mechul asker anıtı önünde askerlerin nöbet değişimini ilgi ile izledik. Londra ve Stockholm de ki saray önünde yapılan, ayrıca Ankara Anıtkabir de asker nöbet değişimini izleyen bizler için Parlamento binası önündeki bu seremoniyi de izlemek iyi bir fırsattı. Yürüyerek bu kez Atina nın en meşhur trafiğe kapalı caddesi Ermou ya geldik. Bir çok marka mağazaların bulunduğu, kafe ve restaurantları olan bu cadde sanki bizim İstiklal caddesini andırıyordu. Caddenin sonunda Monasturaki meydanına geldik. Burada biraz alış veriş zamanı verdik.  Alış veriş istemeyenler  dinlenmek için caddenin köşesindeki bir pasaj içinde bulunan 360 cafede oturduk. Kafe pasajın 3. Katında ve manzarası Akropolis idi. Püfür püfür esen rüzgar eşliğinde soğuk içecekler sipariş verdik. Hareket saati tüm grup söylenen yerde hazır idi. Pireye dönmeden Maraton yarışlarının varış noktasındaki tamamı mermerden inşa edilmiş 60.000 kişilik Stadyumda inip birkaç fotoğraf çektik.

Pire limanı yolu üzerinde rehberimizden rica edip Little markette mola verip, Yunan spesyaliteleri olan peynirleri, tuzlu balıkları ve gibi şeyler alıp Atina turumuzu noktaladık. Rehberimiz Yorgo dan çok memnun kalmış bu turu İstanbul dan organize etmek ile çok isabetli bir iş yapmanın keyfi ile Gemiye döndük. Cuma akşamı Şabat yemeği öncesi masamızda birlikte Kiduş söyleyip amotsi duasını yaptıktan sonra yemeğimize öyle başladık.

Gezimizin son günü Cumartesi seyir halinde tam gün gemide geçti. Hiçbir acelemiz olmadığında o sabah Alacart Restaurant ta birlikte aynı sofra etrafında oturup kahvaltımızı aheste aheste yaptık. Kahvaltı sonrası günün keyfini çıkararak geçirdik. Zaman zaman havuz başında zaman zaman kamaralarımızda dinlendik. Akşamüstü adalardan aldığımız Votka ve meyve suları ile kendimize içki hazırlayıp, Çanakkale boğazından girişimizi izleyerek Happy Hour yaptık. Bir taraftan demleniyor diğer taraftan geminin güvertesinde Derviş adlı gösteriyi izliyorduk. Akşamına yemekte bir arkadaşımızın doğum günü pastasını kesip kendisini kutladık. Grup uyumlu, gemi güzel, rota harika, adalar derseniz Fevkaladenin fevkinde idi. Bir insan gezi sırasında başka ne ister ki. Nice seyahatlere temennileri ile gezimizi sonlandırdık.

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikBATI AFRİKA’nın DEMOKRASİ NEFERİ! BENİN Av.Suat Şimşek
Sonraki İçerikÇEK CUMHURİYETİ   Müze gibi şehir…… PRAG
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

2 YORUM

  1. Selamlar vallahi müthiş bir seyahat muhteşem anlatımlarıyla süper bir gemi tatili yaşattınız bize inşallah bende böyle gemi seyahati yaparım diye ümit ediyorum teşekkürler emeğinize kaleminize sağlık Yako Taragano🙏❤️🙏

  2. Yaşlanmadan senden daha heyecanlı dinamik seyahatler bekliyoruz.20 sene sonra bu blogda yaptığın cruise seyahatlerini anlatırsın inşallah. Vakit varken ,,,Araştırmacı ve organizasyon yeteneğini bildiğimden yeni ve herkesin aşina olduğundan farklı yerler bekliyoruz. Pokerde ne derler. Görüyorum ve yükseltiyorum. Top sende… Emeğine ve kalemine sağlık. 👍

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here