Ana Sayfa Adım Adım Türkiye DİYARBAKIR

DİYARBAKIR

435
2
Paylaş

   DİYARBAKIR

GAP gezimizin son ayağı Diyarbakır’dı. Gaziantep, Urfa, Adıyaman, Mardin den sonra uçağa Diyarbakır’dan binip İstanbul’a dönecektik. Turumuzun son günü oluşundan Midyat dönüşü Diyarbakır da fazla zamanımız yoktu. On gözlü köprüde mola verip soluklandıktan sonra, Diyarbakır’ın eski şehrine Mardin kapıdan giriş yapıp Diyarbakır surlarının burçlarına tırmandık. Şehri tepeden panoramik izledik. Daha sonra Cahit Sıtkı Tarancı’nın müze evini ziyarete gidip, Gazi caddesinde dolandık birkaç han, Cami, Kilise, Kervansaray gezdikten sonra sokak lezzetlerinden tadıp günü sonlandırmıştık. Biraz hızlandırılmış tur olmuştu GAP turundaki Diyarbakır gezisi. Tadı damağımızda kalmış çok fazla şehri yaşayamamıştık.

Kültür bakanlığının düzenlediği, Kültür yolu festivali kapsamında, Diyarbakır şehrindeki “İnançların Dili” konserine Sinagog İlahileri korosu olarak davet alınca daha evvel 2 kez geldiğim bu şehri daha kapsamlı görme şansım olabilir düşüncesi ile bir taraftan konserin repertuarını gözden geçirirken, diğer taraftan Diyarbakır’ın görülmesi gereken yerler listesini hazırlıyordum. 12 yıldan fazla kapı komşuluğu yaptığımız Diyarbakırlı dostlarımız vefa borcu olarak şehirde kendi isimlerine yaptırdıkları Muazzez Beran Orta Okulu’na ziyaret etmeyi planladım. Gezginler kulübü kurucu başkanımız Prf. Orhan Kural her gittiği şehirde sosyal sorumluluk projesi bilinci ile konferanslar verir yazdığı kitaplardan hediye götürürdü. Ben de onun yolunda gidip mademki okul ziyaretine gideceğim o halde 10-12 adet yazdığı kitaplardan üyesi olduğum Gezginler kulübü yönetiminden rica edip okula hediye vermek üzere yanımda götürdüm. Sabahın ilk ışıkları ile Diyarbakır havaalanına indik. Müzik grubumuzu otele götürecek servis aracı, tarihi eski şehrin “Gazi caddesindeki” Green Park” oteline transferimizi sağladı. Odalarımız henüz hazır olmadığından önce kahvaltıya aldılar bizi. Bu arada okulu yaptıran Muazzez ablayı okul müdürü ve adresini öğrenmek için

aradığımda, kaldığım yere sahibi oldukları Berko ilaç şirketin Diyarbakır şubesi yetkilisini arayıp beni okula götürmeleri için gereken organizasyonu 15 dakika içinde planladı. Biz kahvaltımızı bitirene kadar özel araç ve şoför bizleri okula götürmek üzere otelin kapısına geldi. Şehrin yerleşim bölgesindeki Kayapınar mevkiinde bulunan okula 20 dakikada vardık. Okul müdürünü odasında ziyaret edip kitapları okul kitaplığına hediye ettikten sonra kahvelerimizi içip tekrar dönüşe geçtik. Saat 11.30 olmuştu. Muazzez abla yemek için Hancı Et lokantasını tercih etmemizi söylemişti. Ancak öğlen yemeği için erkendi bize mihmandarlık yapan şirket satış sorumlusu Naci kardeşim adeta bir rehber gibi kısa bir Diyarbakır turu yaptırdıktan sonra gitmek istediğimiz Hazreti Süleyman cami ve türbesine bıraktı. Hancı lokantasına gitmek için otelin önünde saat 13.00 de buluşmak üzere ayrıldık.Daha evvel geldiğimizde görmediğimiz, gezmediğimiz yerleri tercih ediyorduk tabi ki.

Türbenin kafesi, panoramik olarak Hevsel bahçeleri manzarasını görüyordu. Uçsuz bucaksız müthiş bir görüntü şöleni sunuyor kafe. Sizler yorgunluk kahve ya da soğuk limonatalarınızı içerken, göz hafızanız adeta bayram yapıyor bu arada. Otele yavaş yavaş dönerken, yol üstündeki, Dört ayaklı minare, Sülüklü han, Hasanpaşa hanı, Ulu cami, uğradığımız mekanlar oldu. Buralara yemek sonrası, akşam ya da ertesi gün yaparız diye şöyle bir göz atıp çıktık. Saat tam 13.00 de mihmandarımız otelin önünden bizi alıp Hancı ya götürdü. Berat & Muazzez Beran ailesini iyi tanıyan lokanta personeli tam bir güney doğu kültürü adabı ve ilgisi ile karşıladı bizleri. Hava sıcaklığı 25 derecelerdeydi. Lokantanın açık kısmında oturduk. Sipariş vermemize fırsat bırakmadan masamızı adeta bir düğün sofrası gibi donattı Beran ailesini tanıyan şef garsonumuz. Ortaya gelen salata ve yeşillikleri saymayayım, onlar aksesuar. İncik ten, kavurmaya, Mumbar dolmasından, güveç e, yöre ağzı ile eşkili dolmadan, bıldırcına kadar tabakta et namına yok yoktu. Ama benim dışarda et yemediğimi duyan şef hemen kaşarlı pide yaptırdı. Ortaya gelen o muhteşem tabağı et obur olan arkadaşlarım dahi bitiremediler. Yemek sonrası çaylarımızla birlikte sütlü Nuriye tatlısı getirdi. Sıra hesap istemeye gelince Beran’ların misafirlerinin parası burada geçmez deyip hesabın ödendiğini söyledi. Diyarbakırlı dostlarımız Beran ailesi ile teklif yoktur aramızda ama bir kez daha mahcup olduk, inanılmaz bir jest yaptılar sağ olsunlar. Yemek sonrası otelin de üzerinde olduğu en işlek turistik cadde Gazi caddesinde gezinip bir iki hediyelik eşya dükkanı dolaştık.

 

Yol üstündeki çayhanelerde soluklanıp tavşankanı çayları yudumladık. Sabaha karşı saat 3.30 dan beri ayakta idik. Otele dönüp SPA da sauna sonrası masaj yaptırıp yorgunluk atmak istedik. Nasıl iyi geldi bu fikir anlatamam. Tüm yorgunluğumuzu almış inanılmaz gevşemiştik. SPA sonrası oda da dinlenip akşam yemeği ve programı için saat 8 de sözleşip ayrıldık. Öğlen o muhteşem yemekten sonra akşam çok fazla aç değildik. Yol üstü lezzetlerden atıştırıp saat 21.00 deki “Anadolu Ateşi” grubunun Dağ Kapı meydanındaki gösterisini izlemeye gittik. Gösteri sonrası gezine gezine etrafı izleyerek otele döndük. Müthiş canlı bir şehir Diyarbakır. Gecenin o saatinde sokaklarda şarkılar söyleyip halay çekenlerden tutun da, seyyar satıcılardan ciğer dürüm yiyenlere, Diyarbakır’ın ünlü burma kadayıf ve baklava tatlısından yiyip ağızlarını şenlendirenlere, yol üstündeki banklarda oturup sohbet ederken adım başı karşılaşacağınız kuru yemişçilerden sıcak sıcak aldıkları tuzlu ay çekirdeği çıtlatan halk çok candan, çok samimi. Eskiden Diyarbakır’a doğunu Paris’i derlermiş. Herhalde bundan dolayı olsa gerek. Paris gibi Amsterdam gibi, NY gibi canlı hareketli adeta uyumayan bir şehir. Ama bizim uyku vakti çoktan gelmiş nerdeyse geçiyordu bile.

Sabah kahvaltıya dinlenmiş dinç bir şekilde indik. Açık büfe kahvaltı masası tam bir Güney Doğu Anadolu ürünleri ile donatılmıştı. Tulum ve otlu peynir siyah, yeşil ve ızgara edilmiş zeytinler, çeşit çeşit reçel ve tahin pekmezin yanında sundukları helva, hele hele Menemenin acısı ve domatesin lezzeti 10 numaraydı. Bizden bir gün sonra gelen grup arkadaşımızı otelde bekleyip onu bir gün evvel bizim yaptığımız ve yukarıda saydığım yerleri gezdirmemizle devam ettik Diyarbakır turuna. Saat 3 te konser vereceğimiz diğer gruplarla otelde buluşup yürüme mesafesindeki “Surp Giragos Kilisesi”ne gittik. Kısa bir prova sonrası, Kilisenin bahçesinde konser saatini beklemeye başladık. Kalabalık bir yerli halkın yanında, şehri gezmeye gelen turist gruplarda izlemeye gelmişlerdi. Çok beğeni toplayan konseri, izleyiciler

coşku ile ayakta alkışlayarak teşekkürlerini sunarken, birçok Diyarbakırlı halk müziği sanatçısı da bizleri tebrik edip kutladılar. Konser sonrası tüm grup çok methini duyduğumuz Ciğerci Xale Meheme ye gittik. Dışarıda et yemeyen bendeniz ortaya getirdikleri yeşillikleri Lavaşa sarıp yedim. Öyle yeşillik deyip geçmeyin. Her birimize ayrı ayrı çoban salata, gavurdağı salatası, mangalda karamelize edilmiş soğan, roka ve maydanoz gibi yeşilliklerin yanında közlenmiş acı dolmalık biber ve közde kabuğu ile pişirilmiş baş soğanlar ikram ettiler. Lavaşa yerleştirdikleri bu malzemeleri bir şiş ciğer ile taçlandırdılar. Ben ise bu karışımı sade olmasına rağmen büyük bir keyif alarak boş mideme indirirken göz zevkimle birlikte, burnum, ellerim, damağım, kısacası 5 duyu organım da zevkten dört köşe olmuştu. Ev yapımı buz gibi ayran da dürümlere eşlik ediyordu. Yemek sonrası kasaya ödemeye giden beni yine bir sürpriz bekliyordu. Ciğer ya da kuşbaşı şiş yemediğimi duyan görevli et mi yedin ki senden para alalım deyip Anadolu alçak gönüllülüğü ve misafirperverliği ile beni uğurladılar. Tüm grup yemek sonrası yol üstündeki en meşhur ve bilindik Diyarbakır tatlıcılarının birinde burma kadayıf ile baklava çeşitleri yiyip damak çatlatma törenimizi sonlandırdık.

Bu güzel yemek faslı sonrası Sülüklü handa kahvelerimizi çaylarımız yudumlarken halkın genellikle ev yapımı Süryani şarabı içmesi dikkatimizi çekti. Gençler sohbet edip eğlenirlerken beyaz peynir eşliğinde şarap içmeleri ilginç gelmişti bizlere. Harika ve otantik olan bu ortamdan çok keyif almıştık. Ertesi sabah İstanbul’a dönecektik. Konser ve 2 günlük hızlandırılmış turistik gezi bizleri yormuş, çoğumuz odalarımıza yönelip dinlenmeyi uygun bulduk. “Konser bahane gezmek şahane” sloganımla bir seyahati daha sonlandırmış, farklı bir coğrafyanın anılarını heybeme doldurmanın keyfini yaşıyordum.

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikKONYA
Sonraki İçerikVAN – DOĞUBAYAZIT
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

2 YORUM

  1. Selamlar sevgili Yako ne güzel anlatmışsın Diyarbakır ı emeğine kalemine sağlık yazmaya gezmeye tabiki de bizlerle paylaşmaya devam teşekkürler 💐💐💐

  2. Kalemine sağlık. Diyarbakır’ı noktasına virgülüne kadar aktardın.
    Teşekkür ederiz.
    o yöreleri gören ve gezen biri olarak mutlaka gitmenizi tavsiye ederim.
    Sıcacık insanları. Harika lezzetleri ile görülmeye değer…..

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here