Ana Sayfa Amerika SAN FRANCISCO SOKAKLARI

SAN FRANCISCO SOKAKLARI

4784
4
Paylaş

SAN FRANCISCO SOKAKLARI

Uçuş tarihimizi iyi ayarlamıştık. Zira o gün Noel’di, birçok insan, bayramı evlerinde kutluyorlardı. San Francisco’ya 17.00’ye doğru vardık. Havaalanı ile otel arasındaki yarım saatlik yolculuk sırasında rehberimiz bize şehir hakkında genel bilgiler verdi. Nihayet Hilton San Francisco’ya vardık. Otel çok şık ve göz kamaştırıcıydı, fazla söze ne gerek? Hilton’da kalıyorduk.

Saat 19.00’da klasik seyahat grubumuzla lobide buluşup San Francisco’yu keşif gezisine çıktık. Önceden temin etmiş olduğum haritada bulduğum ve otelimize çok yakın olan Union Square’e yöneldik. Etraf boş ve sessizdi, bayram etkisi… Bir süre, yemek yiyebileceğimiz bir yer aradık. Sonunda bir marketten kaşar peyniri, ekmek, cips, kola, fıstık, çikolata, dondurmadan oluşan nevaleleri alıp arkadaşlarla bizim odaya geldik. O akşam bizimle seyahat eden bir çift arkadaşımızın evlenme yıldönümüydü. Odada yaptığımız bu ilginç kutlama hepimizi çok güldürmüştü.

Ertesi sabah, güne erken başladık ve saat 08.00’de kahvaltıya indik. Saat 09.00’da bize şehir turu yaptıracak olan otobüsümüze bindik. Rehberimiz bize, altın bulma umudu ile San Francisco’ya gelip yerleşen insanların ilk konakladıkları ve sonradan, şehir geliştikçe planlı bir şekilde genişlemeye ve örgütlenmeye başladıkları yerleri gösterdi. Ardından San Francisco’nun en zengin mahallesini, bir villanın 15 milyon dolardan başlayan fiyatlara satıldığı bölgeyi gezdik.

San Francisco, tıpkı İstanbul gibi tepeler üzerine kurulmuş, çok sayıda köprüleri olan bir şehir. Kenti panoramik olarak izleyebilmemiz için, rehberimiz bizi San Francisco’nun en yüksek tepelerinden birine götürdü. Tüm manzara ayaklarımızın altındaydı. Bir tarafımızda Golden Gate köprüsü, karşımızda Alkatraz Adası… Şehrin yerleşim bölgesi tabak gibi önümüzdeydi. Bizim dışımızda birçok turist otobüsü daha vardı etrafta. Herkes manzarayı görüntülemeye çalışıyordu. Anlaşılan burası bizim Çamlıca Tepesi gibi bir yerdi.

Buradan tekrar şehir içine girdik. Bize çok yakın sıcak ve sempatik gelmişti San Francisco. Otobüsümüz sahile gelmişti, Fisherman’da Pier 39 denilen bir yer… Bizim Ortaköy sahiline benziyordu. Ancak daha büyük, uzun ve geniş bir bölgeydi. Burası Sausolito Adası’na,  Alcatraz Adası’na ve diğer çevre adalara giden katamaranları olan bir limandı. Pier 39 hediyelik eşya satan mağazaların yanında giyim eşyaları satan mağazalar, lokantalar, fast food, kafeteryalar ile doluydu. Amerika’ya vardığımızdan beri çok sık bir şekilde duyduğumuzu jingle bells ve Christmas şarkıları burada daha da yoğunlaştı. Etraf cıvıl cıvıldı. Saat 15.00’e geliyordu. Artık acıkmaya başlamış, biraz da yorulmuştuk. Sahilde balık restoranlarından birine girdik. Okyanus balıklarından sipariş verdik, çok lezzetliydi. Herkes balık patates ve biradan oluşan menüyü çok beğenmişti. Kimimiz ton, kimimiz somon balıklarını değişik pişirme şekilleri ile (ızgara, tava, buğulama)

Daha sonra otele çok yakın olan Union Square’den geçen bir cable car (tramvay) olduğunu öğrendik. İnanılmaz bir kuyruk vardı. 4-5 tramvay sonra ancak binebilirdik. İşte o sırada cable car showman’i çıktı ordaya. Sirklerdeki gibi labutlar, toplar, alevli sopalarla gösteri yaptı bize. Gözümüzde büyüyen kuyruk bu gösteri sayesinde farkına varmadan ilerledi ve binme sırası bize geliverdi. Televizyonlarda seyrettiğimiz “San Francisco Sokakları” dizisinden tanıdığımız tramvaylara bu kez biz biniyorduk. Çok keyif aldık. Union Square Meydanı’nda indik. Bir gece evvel çok sessiz olan bu meydan cıvıl cıvıl, çok hareketli ve neşeliydi.

Akşam 20.00’de, hem yemek yemek hem de Çin Mahallesi’ni görmek için buluştuk. Haritadan takip ederek Çin Mahallesi’ne vardık. Bu kez sanki Şangay sokaklarındaydık. Burada inci ve sedeften yapılan objeler çok meşhurmuş. Onlara bakıp etrafı seyrede seyrede gezerken karşımıza bir kosher restoran çıkmaz mı? Keyfime diyecek yoktu. Hadi girelim, dedik. Bazı arkadaşlar falafel ısmarladılar. Ben şiş kebap olduğunu görünce, canım dürüm çekti. Yeri gelmişken Kosher meraklılarına bir iki adres vereyim. Bizim yediğimiz yer Sabra Gril Restaurant 419 Ave. Tel. (415)982-3656 Union Square’ye yakın olan aynı cadde üzerinde birkaç isim:                            

 Balık mahsülleri ağırlıklı menüleri olan This Is It 430 Geary St. Tel. (415)749-0201

Shirat Ha Yam 420 Geary St. Tel. (415)776-2683

Tel Aviv Strictly Kosher Market 2495 Irving Street Tel. (415)749-0210

Ertesi gün için bizim takımın programı belliydi. Tramvayla sahile gidip Fisherman İskelesi’nden Sausolito Adası’na gidecektik. Sahile geldiğimizde ilk işimiz katamaran tarzındaki üç katlı vapura bilet almak oldu. Vapur saatine kadar sahildeki çalgıcıları, mim sanatçılarını izledik. Oldum olası bunları seyretmekten keyif almışımdır. Gerek yaptıkları müziği gerekse tiyatro şovlarını hayranlıkla izlerim. Vapur saati gelince sıraya girip (Amerikanın en önemli göstergesi kuyruklar ve sıralar) bindik. Hava da güzel olunca üstteki açık güvertede oturduk. Yaklaşık bir saatlik bir yolculuk yaptık. Alkatraz Adası’nın önünden geçtik. Bol bol fotoğraf çektik. Nihayet Sausalito’ya vardık. Güzel bir sahili vardı. Çok şık bir yerdi, bizim Büyükada gibi bir yer. Tek fark adada arabaların da olması… Çiçek bahçesi görünümündeki villalar ve yalılar çok hoştu. Adada harika zaman geçirdik. Öğleden sonraki vapurla dönüşe geçtik.

Sahilden tekrar tramvayla şehir merkezine dönmeyi planlarken Elvis Presley kılıklı bir limuzin şoförü karşımıza çıkıp şehir merkezine kişi başı 4 dolara götürebileceğini söyleyince sekizimiz birden limuzine doluştuk. Hayatımızda ilk kez limuzin dolmuşa biniyorduk. Adam koca gözlükleri, saçları, kıyafeti ile Elvis bozması bir tip, biz ise İstanbul’daki gibi alt alta üst üste 8 kişi, bir arada limuzindeydik. Halimize çok güldük…

Rotamız Yerba Buena denilen bahçeydi. Yerba Buena, içinde havuzları, girişte plazası bulunan çok büyük, yeşillik bir alan. İçinde yemek yerleri ve sineması bulunan bir yer. Virgin adındaki dünyada da şubeleri olan müzik evine girdik. Üç dört katlı CD, DVD, kaset satan bir yerdi. Her tür dünya müziği vardı (Türkçe dahil). Otele dönerken akşam yemeği için Pizza California adlı, dünyada birçok şubesi bulunan pizzacıda rezervasyon yaptırdım. Otele çok yakındı. Gırgır şamata içinde çok güzel bir yemek yedik. Bu arada Hanuka Bayramı devam etmekteydi. Her akşam odamızda toplanıp Hanukiya mumlarını yakmayı da ihmal etmiyorduk. Bu da bize ayrı bir keyif veriyordu.

San Francisco’daki son gecemizde buranın değerlendirmesini yaptık. Denizi, tramvayı, havası ile İstanbul’a çok benziyordu. Burayı çok sevmiştik.

Seni özleyeceğiz San Francisco….

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikBir Cruise Hikayesi
Sonraki İçerik HAG PESAH SAMEAH
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

4 YORUM

  1. Ben de 12 sene önce San Francisco’ya bir iş dolayısıyla seyahat etmiştim gerçekten doyamadığım bir şehirdir,o zaman çok güzel bir otelde kalmıştık.
    Fakat bir kere daha gidip senin anlattığın yerleri de gezmeyi çok arzu ederim kalemine sağlık

  2. Ne güzel bir gezi olmuş ne murlu bana ki sizin sayenizde bende güzel bir bilgiye sahip oluyorum inşallah banada nasip olur buraları gezip görneye tebrikler kalemine sağlık👏👏👏

  3. Eline kalemine sağlık arkadaşım. BU Güzel şehir için detaylı bir anlatım olmuş. Ben San Francisco’ya gitmeden önce sokaklarını hep filmlerde izlerdim ve hayran kalmıştım. 2000 yılında ,Gidip gördükten sonra iki kez hayran kaldım. Gerçekten filmlerdeki gibi. ilk büyük Köprüyü hayatımda ilk defa orda görmüştüm. Gerçekten görülmeye değer bir şehir…….

  4. Gezilmesi görülmesi değer ve zevkli bir yer anlatmışsın; limuzin dolmuş, odada hanukiya yakma, ve evlilik yıl dönümü kutlaması çok şeker olmuş😍. Sahildeki sanatsal etkinlikler de vaktin nasıl geçtiğini unutturanlar olmuş. Resmen yazdıklarınla yaşadım bu anlattıklarını. İnşallah gidersem rehberim bts blogu olacak 🙏👏👏👏. Teşekkürler , kalemine sağlık

Comments are closed.