Ana Sayfa Adım Adım Türkiye Torunum 2,5 Yaşında. Bayram Kalabalığında Onunla Tatile Çıkmak Kolay Mı?

Torunum 2,5 Yaşında. Bayram Kalabalığında Onunla Tatile Çıkmak Kolay Mı?

2387
8
Paylaş

Torunum 2,5 Yaşında. Bayram Kalabalığında Onunla Tatile Çıkmak Kolay Mı?

Torunum 2,5 Yaşında. Kızım ve damadım tam da bayram arifesinde onu da alıp tatile çıkmaya karar verdiler. Balkonda baş başa verip ne yapabilirler, nasıl tatillerini yönetebilirler diye plan yaptılar. Tartıştılar. Güldüler. Konuştular. Sonunda Bozcaada’ya gitmeye karar verdiler. Birkaç arkadaşlarına da teklif edince, onlardan gelen tepkilerle ne yapacaklarını şaşırdılar. Tatile çıkan bütün arkadaşları tatil için, Ege, Akdeniz sahillerinin 5 yıldızlı çocuk dostu otellerini seçmişti. Tavsiyeleri de “rahat etmek isterseniz ilk önce çocuğa uygun yer bakmanız gerekiyor.idi.  Bizim çocuklar ise, maceracı ruhlarının verdiği cesaretle, hem bütçelerini zorlamayacak, hem de onlara yeni bir deneyim katacak bu geziye çıkmaya kararlıydılar.

Bozcaada için doluluk oranının en yüksek olduğu bu mevsimde yer bulmak karşılarına çıkan ilk problem oldu. Tatile çıkmalarına dört gün kalmıştı. Uzun bir telefon zincirinin ardından, nihayet damadım, Arşimed misali, tamam bir yer bulundu diye seslendi. Merkeze çok yakın olan İlyada Otel’de yer bulmuşlardı. Otel sahibi onlara, manzaralı odalarının dolduğunu, odanın yola baktığını ve bunun sorun olup olmayacağını sorduğunda, Bozcaada’ya daha önce hiç gitmeyen bizim çocuklar, “fark etmez” dediler. Ama fark edermiş! Bunu oraya vardıklarında anladılar. Çünkü Bozcaada’daki bütün yollar toz topraktı. Yani bu demek oluyormuş ki camı her açtığınızda, arabalar her geçtiğinde veya Bozcaada’nın o bilinen rüzgârı her estiğinde içeri bir toz bulutunu davet ediyor muşsunuz. Yola çıkılacağına karar verilen gün gelip çattığında bizim maceracılar, kumanyalarını, güneş şemsiyelerini, plaj şezlonglarını, havlular, terlikler, oyuncaklar, puset, bebe yastığı ve daha aklıma gelmeyen bir sürü detayla, geometrik, milimetrik hesaplarla doldurdukları bagajları ile otomobillerine kurulup yola koyuldular. Onları yolcu ettik. Günde 3 defa telefon edip torunumun hatırını sorduk. İyi olup olmadıklarını merak ettik. Her seferinde de sesleri öyle neşeli ve sıcaktı ki iyi olduklarına kanaat getirip, peşlerini bıraktık. Döndüklerinde bütün gezdikleri yerleri detaylı anlatacaklarına söz verdiler. Mutlaka bizim de gitmemizi istediler. 7 den 70’e herkesin kendine uygun bir yer bulabileceğini, doğanın içinde herkesin yenilenmesi için Bozcaada’nın bir fırsat olduğunu anlata anlata bitiremediler. Döndüklerinde de gezdikleri yerleri, yedikleri yemekleri, çektikleri fotoğrafları etraflıca hem anlattılar hem de unutmamak için kaleme aldılar. https://eldapase.wordpress.com/2018/08/30/25-yasindaki-kizimizla-bozcaada-tenedos/ Bu farklı deneyimi sizlerle paylaşmanın, aileleri ile de gezebilen biz gezginlere iyi bir örnek olacağını düşündüm. Geze kalın.

Ve Üretmen Ailesi Yolda

Cumartesi sabahı saat 07:00’de Geyikli Feribot İskelesi’ne doğru yola çıktık. Buradan da Gestaş’ın internet sitesinden önceden aldığımız randevulu yerimizle yarım saatlik, oldukça rahat bir yolculukla, Bozcaada’ya vardık. Yolda giderken de adanın tarihçesini araştırma zamanımız oldu. İlk adı “Lefkofris” olan adanın anlamı, “beyaz-yılan, beyaz-kaş” anlamına geliyormuş. Bunun sebebi de adaya karşıdan bakıldığında kıyılarındaki beyaz taşların beyaz bir yılana benzetilmesiymiş. Ada sonraları Roma İmparatorluğu egemenliğine geçtiğinde “Tenedos” adını almış.  Tenedos adı, Heredot’un yazılarında da sık sık geçiyor. Hatta adaya gittiğinizde Heredot’un “Tanrı, insanları uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada’yı yaratmış” sözü ile sıklıkla karşılaşacaksınız. Ada Lozan Anlaşması ile Türkiye’ye bağlandıktan sonra Bozcaada adını almış. Adaya ilk defa bu ismi Türk denizcilerin verdiği varsayılmakta. Pirî Reis eserinde, adanın en yüksek yerinin sivri, boz bir tepe olduğunu, ki buraya günümüzde Göztepe denmektedir ve bu tepenin üzerinden denizin 40 mil mesafesinin kontrol edilebildiğini, aynı şekilde denizden de o mesafe içinde gemilerin, adanın alâmeti olan boz tepeyi fark edebildiklerini ifade etmektedir. Bu nedenle, ilk defa Türk denizcileri tarafından buraya Boz Ada, Bozcaada dendiği anlatılıyor.

Feribotla adaya yaklaşırken, herkesin ilk dikkatini çeken adanın heybetli kalesi oluyor. Tarihte Fenikeliler, Cenevizler ve Venedikler tarafından kullanılan kale, aslında bugünkü görünümünü Fatih Sultan Mehmet döneminde var olan kalıntıların üzerine tekrar inşasıyla kazanmış. Kalenin hemen altında Bozcaada’nın güçlü rüzgarına direnen plaj şemsiyeleri ve yanaşan feribota rağmen oradan denize girenler gözümüze çarpıyor. O an “acaba bütün plajlar mı bu kadar rüzgarlı?” sorusu kafamıza takılmadı değil! Ama öyle olmadığını bütün tatilimiz boyunca gördük. Bu arada feribotun yanaştığı yerde bile denizin dibinin gözüküyor olmasını söylemeden geçmemek lazım.

18 Ağustos 2018. Bozcaada’ya feribotla yaklaşırken manzaramız.

Adaya vardığımızda adanın rüzgarına karışan kekik, nane, adaçayı ve lavanta kokularının karışımı bizi karşıladı. Bozcaada’da minibüslerle çoğu yere ulaşım mümkün, ama biz küçük çocuğumuzla, kendi arabamıza doldurduğumuz, kocaman bir valiz, plaj çantalarımız, plaj şemsiyemiz ve portatif sandalyelerimizle gitmeyi tercih ettik. Çok da iyi ettik. Koylara gizlenen bütün plajları ziyaret etmek, her köşe bucağa girmek en büyük isteğimizdi. Adaya ayak basar basmaz otele bile uğramadan, ismini en çok duyduğumuz Ayazma Plajı’nı ziyaret ettik. Adada ATV veya bisiklet kiralama yerleri de mevcut, ancak yolların toprak olması ve Belediye’nin maalesef turistik alanlarda bile asfalt yol yapmamış olması nedeniyle bu alanlara ulaşım arabasız çok zor. Arabayı kullanan kişinin de yollardaki büyük kayalar, taşlar yüzünden şoförlük meziyetlerini göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde Polente Feneri veya Akvaryum Koyu gibi yerlere ulaşım sağlarken arabanın altını çarpma veya takılıp kalma gibi riskleri göz önüne almanız gerekebilir. Genellikle plajlara gelenler bir günde iki plaj ziyareti yapabiliyor, ancak küçük bir çocukla, taşınan eşyanın fazlalığı göz önüne alındığında bunu başarmak zor.

Bozcaada küçük çocuklar için bir harika! Her yerde kum var ve onlar için eğlenecek çok fazla şey var. Özgürce çıplak ayaklarını kumlara gömüyorlar. Gülüyorlar. Her gün yeni arkadaşlar ediniyorlar. Kumdan kaleler yapıp, keyifle kıyıya vuran sığ dalgalara koşuyorlar.

Ayazma Plajı, 18 Ağustos 2018.

İlk günün sonunda güneşten ve yol yorgunluğundan bitap merkezdeki İlyada Otel’e vardık. Odamız yola bakıyordu, camlarımızı açamıyorduk, klima ile uyumak zorunda kaldık ama, otelimizin çok hoş bir bahçesi vardı. Kahvaltısı çok iyiydi. Özellikle peynirli ev yapımı poğaçasına bayıldık. Odanın büyüklüğü iyi, bize verilen çocuk yatağı da çok uygundu. Güzel kahvaltının ardından adayı gezmeye başladık.

Adada kaldığımız günler zarfında Şarap Fabrikaları, Rüzgar Santrali, Bozcaada bağları, Alaybey Cami, Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi, Göztepe, Habbele, Çamlık piknik alanı, Namazgah Çeşmesi, Ada Evleri, Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi, Tuz Burnu, Köprülü Mehmet Paşa Cami, Ayazma Yat Limanı, Mermer Burnu, Polente Deniz Feneri’nin görülmesi gereken yerler arasında olduğunu öğrendik. Biz daha fazla denizin ve kumun tadını çıkararak, kızımızın huzurunu fazla bozmadan, çok eğlenceli tatilimizi keyifle yaptık.

Ayazma Plajı

Ayazma Plajı, 18 Ağustos 2018.

En keyif aldığımız plajdı. Küçük çocukla sürekli eşya taşımak zorunda kaldığınızdan, arabayı park ettiğiniz yerden plaja en az yürüyüş mesafesi bu plajda. Bu nedenle en fazla çocuğu burada görüyorsunuz. Plajda elinde pos makinesiyle dolaşan abla 2 şezlong ve 1 şemsiyeyi günlüğü 60 TL’ye kiralıyordu, biz kendi şemsiye ve sandalyelerimizi taşımayı tercih ettik. Deniz muhteşemdi, pırıl pırıldı. Biz gittiğimizde su ılıktı, o yüzden bir sürü çocuk denizde rahatça yüzebiliyordu. Sahilde elinde sepetiyle gün boyu acur ve beze satan bir amca var, oraya özgü olan acur mutlaka denenmeli. Çok da temiz çalışıyor, elini satış yaparken paraya bile sürmüyor. O sıcakta acur çok iyi geliyor. Çıkıştaki mısırcılardan da mısır alınmalı, gerçekten süt mısır, çok çok taze. Bu arada plajda Henna Dövme yapan bir yer var, yaklaşık 2 hafta süren kınadan geçici dövme yapan bayan, hem yetişkinler hem çocuklar tarafından oldukça rağbet görüyor. Zaten sloganı da “çocuk dostu dövmeler”.

Henna Dövme, kınadan geçici dövme.

 

Habbele /Mitos Plajı

Bozcaada’da henüz beach kültürü oluşmadığından plajlarda faydalanacağınız işletme sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.  Eğer kendi şemsiyeniz vs yoksa işletmeyi 4-5 gün evvelinden arayıp rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Şemsiyeniz sandalyeniz vs. varsa hemen beach’in yan tarafından bir yol yapılmış, arabanızı sahile park edip aynı yere ulaşabiliyorsunuz ve ücretsiz bir şekilde oturuyorsunuz ve yine işletmenin sunduğu imkanlardan (yemek, wc, duş) yararlanabiliyorsunuz. İşletme kendi oluşturduğu alanı denizden taşlarla ayırmış. Burada ise şezlong fiyatları 25 TL ile 30 TL arasında değişiyor. Denizi söylememe gerek yok, adanın her yerinde olduğu gibi tertemizdi. İşletmedekiler de belli ki bu temizlik için oldukça özen gösteriyorlar ki şezlongların yan tarafından geçen yürüyüş yoluna, herkesin görebileceği şekilde “Lütfen ayak izinizden başka hatıra bırakmayın” diye yazmayı ihmal etmemişler.

Habbele Beach, 19 Ağustos 2018.

Akvaryum Koyu

Burası küçücük bir koy, o yüzden çok fazla kişiyi de kaldırmıyor. Deniz çok güzel. Bozcaada’da gideceğiniz plajı, rüzgarın esiş yönüne bakarak tercih etmenizde fayda var. Biz rüzgarlı bir havada gittik, koy oldukça içeride kaldığı için diğer yerlere oranla daha az dalgalıydı. Tuvalet olmaması kötü. Biz gittiğimizde yüzen bir deniz market vardı. Denize ulaşım için içeriye taşlı bir yoldan yürüdük. Arabayı içeriye sokanlar var ama çoğu arabanın zorlandığını da gördük. Ayrıca kendi şemsiye ve sandalyelerinizi de götürmek zorundasınız, çünkü orada yok. Küçük çocukla zorlandık. Bu nedenle Ayazma Plajı’nı tercih ederim. Bu koyda herhangi bir işletme olmamasının diğer bir kötü yanı da, insanların çöplerini denize atmalarını engelleyen veya bunu denetleyen kimsenin de olmaması. Denize attıklarını alıp onlara çöpe atmaları için tekrar geri verdiğimde, “başkası atmış, ben de önemli bir şey zannedip aldım, olmadığını görünce tekrar denize attım” sözünü işitmek pek de hoş olmuyor.

 

Akvaryum Plajı, 20 Ağustos 2018.

Çocuğuyla tatilini Bozcaada’da yapmayı tercih eden herkes huzurlu ve mutlu. 6 aylık bebekleri ile meyhanede yemek yiyenlere bile rastladık. Adadaki mimari farklara bakarak Rum mahallesinin neresi olduğunu anlamak oldukça kolay oluyor. Buraları bakımlı evleri ve sokakları ile, duvarına çizilen graffitileri ile oldukça ayırt edici. Ne kadar ufak bir yer gibi gözükse de, buralardan her geçtiğinizde gözünüze farklı bir ayrıntı ve fotoğraf karesi ilişiveriyor.

YEMEKLER

Bozcaada Türk-Rum kültürünün bir karışımı olarak karşımıza çıkıyor. Adayı böylesine yoğuran bu kültürü anlamak, adanın tarihini anlamaktan geçiyor.

  1. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine geçtiğinde nüfusu azmış. 20. yüzyıl başlarında ise nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 30 kadar Rum kalmış. Bunun nedeni olarak da Rum azınlığa uygulanan “yıldırma siyaseti”ile halkın göçü gösteriliyor. Azınlığı yıldıran unsurlar arasında 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs sorunu, toprakların düşük bedelle kamulaştırılması var. Ayrıca Yunanistan’daki Türk azınlığın mülkiyet hakları neden gösterilerek karşılıklılık ilkesi kapsamında Türkiye vatandaşı Rumların gayrimenkul edinmesine izin verilmesi zorlaştırılmış. Böylelikle, adadan ayrılan Rumların önemli bir kısmı, Sydney’e ve Atina’ya göç etmişler.

Simyon Restaurant

Simyon, Rum evlerinin bulunduğu yerde, çok hoş bir sokak içinde kalıyor. İsmini Rum cemaatinin unutulmaz ismi rahmetli Simyon Salto’dan alıyor. Burada Türk ve Rum yemek ve mezeleri bir arada sunuluyor. Sokaktaki pek çok meyhane içinden biraz daha farklı tasarımıyla, güzelliğiyle sıyrılan bir mekan.

Simyon Meyhane’nin duvar resimlerinden, 19 Ağustos 2018.

Buradaki lokantalar balık ağırlıklı servis yapmalarına rağmen, 2 kişi sadece 4-5 çeşit meze aldığınızda doyuyorsunuz. Ege karması, Girit ezmesi, deniz mahsülleri böreği, ada mücveri, Rum böreği, balık köftesi, zeytinyağlı vişne sarma bizim yediklerimizden. Hepsi birbirinden güzeldi. En beğendiklerimizden “Ege karması” kuru meyveler (çavuş üzümü, kuş üzümü, kuru erik) yanısıra ceviz, 2 küp beyaz peynir, nar ekşisi ve zeytinyağı karışımından oluşuyordu. “Rum Böreği” denilen patlıcan tekerleğinin üzerine bolca koyulmuş lor peyniri ve dereotu karışımı da oldukça doyurucu, farklı ve güzeldi. Kızımız için de ayrıca Mezgit aldık, çok çok tazeydi. Müzik çok yüksek değildi, rahatça sohbet edebiliyorsunuz.

Simyon Meyhane, Rum yemekleri, 19 Ağustos 2018.

 

Hasan Tefik

Asma yaprağında keçi peynirine ve deniz börülcesine bayıldık. Kabak çiçeği dolması idare ederdi. Müzikleri keyifli. Ara sokakta ve Rum mahallesindeki diğer yemek mekanlarından biraz daha uzak kaldığı için sakin sakin yemek yiyip, yemeğin ve müziğin keyfini çıkartabiliyorsunuz.

Hasan Tefik, 20 Ağustos 2018.

Hasan Tefik, 20 Ağustos 2018.

 

Vasilaki Bozcaada Restaurant

Civardaki her yer çok kalabalıktı. Burada kimse oturmuyor diye ilk başta oturmaya tereddüt ettik ama pişman olmadık. Sonradan anladık ki Bozcaada’da nereye giderseniz gidin en taze balığı, mezeyi yiyebilirsiniz. Burası da oldukça salaş, yol üstü bir balıkçı. Tattığım en lezzetli salatayı burada yedim. Balıkları da çok tazeydi.

Vasilaki Restaurant duvar resmi, 18 Ağustos 2018.

 

Gümüş Bistro

Adada balık ve meze yemeye o kadar doyduk ki bir gece de pizza yiyelim dedik. Biz 4 peynirli pizzasını ve pizza Rossa’yı denedik. Pizza hamuru incecik ve güzeldi. Hem açık hem kapalı yeri olması büyük artı çünkü akşamları Bozcaada serin olabiliyor. Çalışanlar oldukça ilgiliydi. Küçük çocukla rahatlıkla gidilebilecek bir mekan.

Bozcaadalı Veli Dede Pastanesi

İnternet sitesi üzerinden aynı ürünleri aynı fiyata alabileceğiniz Veli Dede’nin ada üzümlü kurabiyesine ve fıstıklı kokosuna bayıldık. Damla sakızlı kurabiyesi ve Kavala kurabiye diğer adaya özgü spesiyallerinden. Yan dükkanını da domates, gelincik, üzüm gibi reçellere ve üzüm suyu, koruk suyu gibi doğal meyve sularına ayırmış. Herşey katkısız olduğu için rahatlıkla küçük kızıma da denemesi için verdim.

Ada Dondurmacısı

Dondurmaları harika! Denemeden adadan ayrılmayın derim. Her akşam gidip farklı farklı tatlar denedik. Tahinli, incirli, kavunlu, sakızlı.. hepsine bayıldık.

Şarap Tadımı

Bozcaada’da tadım yapılabilecek iki yer var: Çamlıbağ ve Talay. Çamlıbel’in Merlot’u ve ondan daha keskin olan Taylan’ın da Tenedos’u en beğendiklerimiz arasındaydı.

Üzümleri Bağından Toplamak

Ayazma Plajı’na gittiğimiz yol üzerinde Coşkun Ailesi’nin üzüm bağlarına rastladık. Oldukça güleryüzlü ve misafirperver olan bu çift, elimize bir sandık ve makas vererek,  bahçelerini dilediğimiz gibi gezmemize izin verdi. Meyveyi o anda bile yiyebiliyorsunuz, inanılmaz lezzetliydi. Küçük kızım da hangi üzümleri toplamamız gerektiğine dair bizi yönlendirmeye bayıldı. Bahçelerinde sadece üzüm yoktu. Böylelikle bizim ufaklığa zeytin, ayva, erik, nar ağaçlarını da yakından tanıtma fırsatı buldum.

Üzümü bağından topla, taze taze ye; 22 Ağustos 2018.

 

 

Ada köylülerinden ve pazardan alışveriş yapmak

Adanın merkezinde her Çarşamba günü pazar kuruyor. Domates, salatalık, kavun, zeytinyağı, kuruyemiş, nane, kekik, adaçayı, lavanta gibi adadan çıkan ürünlerin yanında yazmalar, peştemaller de satılmakta. Pazarına gidemeseniz de, adada ayrıca sabahtan akşama kadar köylüler kendi yaptıkları reçellerini, lavanta, kekik, nane, zeytin, zeytinyağı ve bunların sabunlarını stantlarında satmaktalar. Adanın en çok domates reçeli meşhur ama biz süt reçeline bayıldık, denemeden geçmeyin derim.

Pazar, 22 Ağustos 2018.

 

Bu sene 8-10 Eylül arasında adada “Bağ Bozumu Şenlikleri” yapıldı. Ağustos ortasından başlayarak oteller bağ bozumu için rezervasyonlarını almaya başladılar bile!

Eylül 2018 Boğbozumu Afişi, 22 Ağustos 2018.

Paylaş
Önceki İçerikTrakya’da Bağbozumu ve İğneada gezisi
Sonraki İçerikDoğu Karadeniz ve eşsiz doğası
1959 İstanbul doğumluyum. Lise öğrenimimin ardından İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrenciliğimden dönemin anarşik olayları nedeni ile ayrıldım. Geçen onca yıl içinde hem güzel bir aileye sahip olabildiğim, hem de uzun yıllar çalışabildiğim için mutluyum. Çeşitli eğitimlerle kendimi geliştirmeye imkan bulduğum için de şanslıyım. Emekli olduğum dönemde çıkan af ile tekrar İstanbul Üniversitesi Psikoloji sıralarına öğrenci olarak dönmek ise, benim için inanılmaz güzel bir hediye oldu. Şimdi dileğim Psikoloji bölümünü bitirebilmek, çeşitli yayınlarda çıkan yazılarıma psikoloji alanında yazılar da ekleyebilmek, çocuk hikayeleri yazmak. Her konuda ailemin desteği başarımın anahtarı olmuştur. Bir erkek, bir kız, iki evlat sahibi oldum. Şimdi gelin ve damadımla dört evlat, dört torun sahibiyim. Dünyayı gezmenin, yeni yerleri ve insanları tanımanın da eğitimin, yaşama sevincinin, genç kalmanın önemli bir unsuru olduğuna inanıyorum.

8 YORUM

  1. Anetcim seni de kızını da kutlarım ..
    Öyle güzel anlatmış ki; bozcaadaya giderken başka internet sitelerinde gezinmeye gerek kalmamışş..
    Kaleminize sağlık

  2. Detaylı, güzel bir anlatım. Önümüzdeki tatillerde programa almak için özendirici,adeta rehber niteliğinde.Kaleminize sağlık.

  3. Anet’cim inşallah her zaman bol bol seyahat etme olanağın olsun. Bu arada ELDA ve Rasim seyahatlerini ayrıntıları ile anlatmışlar. Artık gidersek bu yazıdan faydalanırız. Yolunuz buralara da düşerse bekleriz.

  4. Anetçiğim çok güzel detaylı bir yazı olmuş elinize kaleminize sağlık. Bozcaada’yı görmedim bu okuduklarımdan sonra en kısa zamanda gideceğim. Çok keyifli gözüküyor. Birde tabi ki uzun yaşamın sırrı orada😜😜😜😜

  5. Anet ve Elda yazilarin cok guzel.Elda sanki bozcaadayi ben gezip görmüş gibi oldum.Gitmedigim halde cok guzel izahatli anlattiniz tesekkurler….

  6. Harika yazmış Elda, tebrik ederim. Gerçekten çok güzel bir rota olmuş. Kum, deniz ve kekik kokusu en çok bayıldıklarımdı. Bir daha giderim. Çoğu ayrıntıyı fark edebilmek için bile yine giderim. Eline klavyene sağlık Elda. Ayrıca resimler de çok güzel. Darısı nice tatillere ve nice yazılara 🙏

  7. Anetcim çok güzel yazmış ve yaşamışlar. Ne mutlu onlara. Tadını çıkara çıkara, ben birkaç kere gitmeme rağmen bu kadar ayrıntıya girmemişim.
    Teşekkürler. Daha nice seyahatleri olsun.,

Comments are closed.